admin

admin

25 Nisan 2024 Perşembe

Gebelikte Beslenme!

Gebelikte Beslenme!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gebelik, beslenmenin çok özel olarak ele alınması gerektiği bir dönemdir.Pek çok kadın daha önceki kötü beslenme alışkanlıklarını düzeltelerek , gebelik bahanesiyle sağlıklı beslenmeyi öğrenebilir.Beslenme sosyal,ekonomik,kültürel ve kişisel özelliklere bağlı olarak çok büyük değişiklikler gösterebilir.Konuyla ilgili yapılan geniş çalışmalar sonunda gerek gebelik öncesi gerekse gebelik sırasında kötü beslenmenin gebeliğin seyri,bebek ve anne üzerinde olumsuz etkileri olduğu gösterilmiştir.Beslenmeyi belirleyen temel unsurlar;

1-Gebelik öncesi kilo ve boy(Vücut Kitle Oranı=Body Mass Index=BMI)
2-Yaş
3-Bebek sayısı
4-Metabolik hastalık varlığı (diabet,fenilketonuri vb)
5-Sosyo-ekonomik ve kültürel özellikler
6-İştah ve annenin fiziksel aktiviteleridir.

Herşeye rağmen gebeliğin özel bir diyeti olduğu söylenemez.Gebe herkesten daha çok normal beslenmelidir.Bu et,süt,yumurta,taze sebze-meyve, mineral ve vitamin desteklerinden oluşur.

Gebelikte barsak hareketleri genellikle yavaşladığı için diyete lifli gıdalar ve bol sıvı eklenmelidir.Süt ve sütten yapılmış gıdalar tüketilirken sütün pastorize olması ve peynirlerin tam mayalanmış olmasına dikkat edilmelidir.Aksi halde bazı sütten geçen hastalıklara davetiye çıkartılmış olunur.Marketlerde satılan çok yüksek ısıda hazırlanıp paketlenmiş sütler güvenli sayılabilir.Sırayla değerlendirilirse,

PROTEIN
Genellikle hayvansal gidalardan alinir. Gebenin günlük protein ihtiyaci 48-60 gr olup gebe olmayandan 15-30 gr daha fazladir. Kirmizi et,tavuk eti,balik,yumurta,süt ve sütten yapilmis gidalar (peynir,yogurt) baslica hayvansal protein kaynaklaridir. Özellikle kirmizi et beraberinde bolca yag içerdiginden yagsiz veya az yagli tüketilmelidir. Özellikle vejeteryan bir anne açisindan önemli olan bitkisel protein kaynaklari , kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye, bakla), kepekli tahillar, bazi kuru yemisler(findik, fistik, ceviz vb) olarak sayilabilir. Aksi görüsler de savunulmakla beraber, proteinden zengin diyet alinarak gebelik zehirlenmesinin azaltilabilecegini ifade eden arastirma sonuçlari vardir.

YAG
Gebelikte dengeli bir diyetteki kalorinin üçte biri yaglardan elde edilmelidir.Doymamis yag asitlerinden zengin olmalari nedeniyle bitkisel yaglar(ayçiçek,zeytin ve misirözü ) tercih edilmelidir.

KARBOHIDRAT
Gebelikte en dikkatli tüketilmesi gereken temel besin grubudur.Mümkün oldugunca dogal kaynaklardan karsilanmalidir.Vücutta temel olarak enerji ihtiyacini karsilayan maddelerdir. Bu maddeler tahil,un,seker gibi besinler içerisinde yer alir. Yapi tasi degillerdir.Çok tüketilmeleri halinde enerji olarak kullanilamayan fazla karbohidrat (özellikle sekerler) vücutta yag olarak depolanir ve gereksiz kilolarin en sik nedenidirler.

VITAMIN
vitamin.jpg
Insan vücudundaki pek çok yikim ve yapim ( metabolik )olayinin kolaylastiricilari (katalizörleri) vitaminlerdir.Yani yasamsal fonksiyonlari vardir. Gebelikte bu tür yapim ve yikim olaylari arttigi için anne adayinin vitamin tüketimi son derece dengeli olmalidir.Özel ,diyet disi ,vitamin destegi sadece folik asit için geçerli olup dengeli beslenen bir gebede ayrica vitamin kullanimina gerek yoktur.

Folik asit , planlanmis bir gebelikten 1-3 ay önce baslanip,her gün 0.4 mg dozunda ,gebeligin ilk 12-16 haftasi boyunca alinrak , omurilik ve beyinde görülen açiklik ve sakatliklarin azaltilmasi mümkündür.Özellikle daha önce daha önce sakat bebek dogurmus kadinlarda 4 mg gibi yüksek dozlarda folik asit ayni sekilde uygulanarak sakatligin tekrarlama olasiligi azaltilabilir.Gebelik boyunca folik asitten zengin olan ispanak,karnibahar,kepekli undan yapilmis yiyecekler,findik,fistik tüketilmesi önerilebilir.

Genel olarak vitaminler olumlu etkileri olan maddeler olmakla beraber ilaç olarak yüksek dozda vitamin kullanimi her zaman emniyetli degildir.Özellikle A-vitamini 15.000/IU ‘yi geçen günlük dozlarda alinirsa bazi dogumsal sakatliklari artirdigini bildiren çalismalar vardir.Bu nedenle ezberlenmis veya baskalarina ait önerilerle , doktora danisilmadan yapilacak diyet disi vitamin destekleri her zaman iyi sonuçlar vermez. Özel bir sindirim sistemi veya diger hastaligi olmayan ve normal beslenebilen bir annede, bugünkü bilgiler isiginda ilk 3 aydaki folik asit destegi disinda vitamin destegine(diyet disi) gerek yoktur. Hekim her anne adayina dengeli ve çesitli beslenmeyi önermek ve ögretmekle gebelikte artan vitamin ihtiyacini da karsilamis olur.

MINERALLER
En önemlileri kalsiyum ve demirdir.Gerek anne ,gerekse bebek için önemli yapi tasi olan bu mineraller kan yapimi ve kemik yapisi basta olmak üzere pek çok yasamsal fonksiyonun devami için gereklidirler. Normal olarak hayvansal protein,yumurta ve süt ve sütten yapilmis gidalarda bol miktarda bulunurlarsa da gebelikte artmis ihtiyaci diyetle karsilamak genellikle mümkün olmadigindan destek olarak verilmeleri kabul görmektedir.

Eksiklik olmayan bir kadinda bile gebelikte kanin sivi kisminin %50 ‘ye varan artisina bagli olarak “seyrelmeye bagli kansizlik” (dilusyonel anemi) gelisebilir.Kalsiyum pek çok hücresel fonksiyonun yani sira kemik yapiminda kullanilan temel elemandir. Eksikligi kadinlarda özellikle menapozda daha çok ortaya çikan osteoporoza (kemik erimesi) neden olabilir.Bu yüzden demir eksikligi anemisi olsun olmasin her anne bulanti kusmalari (varsa) geçer geçmez demir destegi almalidir.

Yine kemik erimesi olsun olmasin her annede kalsiyum destegi yapilabilir. Yüksek dozda kalsiyum destegi yapilan hastalarda daha az gebelik zehirlenmesi görüldügünü bildiren arastirma sonuçlari da vardir. Kalsiyum süt,yogurt ,peynir ve yesil yaprakli sebzelerde bol miktarda bulunur. Demir ise kirmizi et,yumurta,ton baligi ve sakadatlarda boldur. Demir ve kalsiyum ,birbirlerinin barsaktan emilimlerini bozabileceklerinden ,bu iki hapin farkli ögünlerde alinmasina dikkat edilmelidir.

ÖGÜNLER
Gebe mümkün oldugunca az az ,sik sik yemek yemelidir. Sadece ana ögünlere dayanan beslenme aliskanligi mide ve barsak sisteminde ki gevsemeye bagli olarak yemekten sonra mide yakinmalarina neden olabilir. Gebe özellikle yatmadan 1-2 saat öncesinden itibaren yemek yememeli ,özellikle yemekten sonra oturur pozisyonda dinlenip veya gezintilerle yiyeceklerin mideyi terketmesini kolaylastirmaya çalismalidir.Aserme halinde ögün sayisi daha da büyük bir önem kazanmaktadir.

GENEL ÖNERILER
· Lifli ,posali gidalar gebelikte genellikle kabizlik seklinde degisen barsak aliskanliklarinin düzeltilmesi açisindan çok faydalidir.Bu tür gadalardan en zengin olan besinler taze sebze ve meyvelerdir.Bu gidalar çok fazla tüketildiklerinde demir emilimini olumsuz etkileyebileceklerinden demir haplari aç karna yutulmaya çalisilmalidir.Lif ve posa siyah ekmek, portakal, elma, kuruyemis, baklagiller, kuru üzüm,kuru kayisi,kepekli olarak hazirlanmis unlu gidalarda bol miktarda vardir. Aksamlari bir fincan kadar ceviz,badem,findik,fistik karisimi yenilerek pek çok (çinko, magnezyum, kalsiyum) mineral ve vitamin(Vit E,B vb)alinabilir.

· Gebelikte annenin sivi tüketiminin en önemli kismini su olusturmalidir. Çay,kahve ,kakao,alkollü içkiler ve kola ya hiç ya da mümkün oldugunca az tüketilmelidir. Alkol tüketimine bagli çocukta fötal alkol sendromu denilen özel bir dogumsal bozukluklar ve zeka geriligi tablosu tanimlanmistir.Gebelikte günde bir kadeh sarap gibi ölçülerde alkol alinmasinin zararsiz oldugu ileri sürülse de herhangi bir özel faydasi oldugu da ileri sürülemez.

· Özellikle el ve ayaklardaki ödemlerin önlenmesi veya gebelik zehirlenmesinin önlenmesi veya tedavisi için gebelikte tuz kisitlanmasinin yeri yoktur .Hatta bu tür uygulamalarin daha kötü sonuçlar dogurdugu gösterilmistir.Ancak istah degisiklikleri nedeniyle tuzlu yiyeceklere olan egilimin de önüne geçilmelidir.Yani gebe evde herkese pisen yemekten,herkesin yedigi ekmekten tüketmeli ama yemek masasindan tuzu ,tuzlugu kaldirmalidir.

· Gebelikte fast-food, ,salam,sosis,sucuk,dondurulmus gidalarin tüketilmesi, lokantalarda yemek cesaretlendirilmemelidir.Bu tür gidalarin pisirilme teknikleri yetersiz ve kullanilan suni renklendirici,tatlandirici ve koruyucu maddeler ,asiri yag içermeleri anne ve bebek sagligini olumsuz etkileyebilir.Yemekhanelerdeki sicak yemekler,önceden pisirilmis süpermarket yiyecekleri,yeni pisirilmis ve sicak olamayan tavuk eti bebege geçip onda hastalik yapan bakteriler içerebileceginden bu tür gidalardan uzak durulmali veya dikkatli tüketilmelidir.

KALORI

Gebede günlük 300 Kcal daha fazla kalori alimi önerilmektedir. Emziren bir lohusa buna ek 500 Kcal daha fazla almalidir.Böylece bir gebe,ortalama 60 kg olan bir kadinin günde 2300 Kcal almasi gerektiginden hareketle günde kaç kalori alacagini hesaplayabilir.Bunun vücut kitle indeksi veya yasa göre yapilmis hesaplamalari da yol gösterici olabilir.

VEGETERYAN DIYETI

Vegeteryan olan bir gebe baklagiller,kepekli tahillar tüketerek bitkisel proteinlerle bebek ve kendilerinin protein ihtiyacini karsilamalidir. Yumurta ,süt ve sütten yapilmis gidalari da almayan komple vegeteryanlar (vegan) dengeli bir diyetin yanisira vitamin destegine de ihtiyaç duyarlar. Hiç hayvansal gida almayan bu gebelerde özellikle B12 vitamin eksikligi görülebilir.Ayrica bitkisel gidalarda daha az yag olmasi nedeniyle kalori alimi da yeterli olmayabilir.Veganlarda diger bazi vitaminler (vit-D) ve kalsiyum, demir çinko gibi mineraller de yeterli alinamayabilir. Bu yüzden diyet kalori,vitamin ve mineraller açisindan çok iyi dengelenmeli ve gerekli destek yapilmalidir. Tamamen vegeteryan (vegan) olan bir gebeye günlük uygun kalori (yas ve BMI’e göre) ve mineralin (demir,kalsiyum) yani sira ; -10 mgr (400 IU ) D vitamini – 2 mgr vitamin B 12 verilmelidir.

KILO ALIMI

Günlük 300 Kcal fazla almakla gebelik boyunca normal bir gebe 10 – 12 kg alir.Kilo alimi yas ,bebek sayisi ve vücut kitle indeksine(BMI) baglidir.Vücut kitle indeksine göre normal kilo alimi asagida gösterilmistir; Gebelik öncesi BMI Gebelikte toplam kilo alimi Haftalik kilo alimi · Zayif < 20 kg/m2 12 -18 kg 0,5 kg · Normal 20-25 kg/m2 11,5 -16 kg 0,4 kg · Sisman 26-29 kg/m2 7 -11,5 kg 0,3 kg · Çogul gebelik (ikiz) 16-20 kg 0,75 kg

Devamını Oku

İlaçsız tüp bebek yöntemi

İlaçsız tüp bebek yöntemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tüp bebek uygulamasına alternatif olan, ilaçsız tedavi, yumurtaların labaratuar ortamında gözlenlenip olgunlaştırılmasıyla gerçekleştiriliyor.

Bu yöntem 90’lı yılların sonlarında kullanılmaya başlandı. İlaçsız Tüp Bebek Yöntemi ile kısa dönem ilaç kullanarak ya da hiç ilan kullanmadan yumurtalar ongunlaştırılır ve döllenir. Kimi kadınlar ilaçlı tedavi yöntemindeki ilaçlara karşı hassaslık gösterirler. Onun için ilaçsız yöntem bu sorunu ortadan kaldırıyor.

İlaçsız tüp bebek yöntemi ile gebe kalanlar, ilaç kullanan hastalara karşın biraz daha şanssızlardır. Gebe kalma oranları ilaç kullananlara nazaran daha düşüktür. Günümüzde bu yöntem çok sık kullanılmamaktadır, bunun sebebi ise diger uygulamalar ile karsilastirildiginda başarı oranındaki düşüklüktür.

Devamını Oku

Tüp bebekte kadın yaşı çok önemli

Tüp bebekte kadın yaşı çok önemli
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çeşitli nedenlerden dolayı çocuk sahibi olamayan çiftlere yönelik ”tüp bebek” uygulamaları anlatıldı.

Yozgat Belediyesi öncülüğünde, Kent Park tesislerindeki ”Çocuk Sineması” salonunda düzenlenen, çeşitli nedenlerden dolayı çocuk sahibi olamayan çiftlere yönelik ”tüp bebek” uygulamalarının anlatıldığı toplantı ilgi gördü.

Ankara’da bulunan Centrum Tüp Bebek Merkezi’nden Uzman Dr. Mehmet Öztürkmen, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, bu tip toplantılarda, çocuk sahibi olamayan çiftlere dönük olarak, Türkiye’deki uygulamalar, son yenilikler hakkında bilgilerle birlikte, ”Rahim ağzı kanseri” denilen, hanımların hayatını tehdit eden hastalıkla ilgili, özellikle koruyucu tedbirlerin neler olduğu konusunda katılımcıları aydınlattıklarını söyledi.

İsrail’de çocuk sahibi olamayan çiftlerin tamamının tüp bebekle ilgili hizmeti alabildiğine dikkat çeken Öztürkmen, Türkiye gibi gelişmekte olan, AB’ye tam üye olmamış ülkelerde, hizmetten yararlanma oranının yüzde 15-20 civarında olduğunu, bunda da ekonomik sorunların önemli rol oynadığının altını çizdi. Türkiye’deki tüp bebek uygulamalarının yeterince anlatılmasının, çocuk sahibi olmak isteyenler açısından oldukça önemli olduğunu bildiren Mehmet Öztürkmen, açıklamasını şöyle sürdürdü:

ERKEK YAŞINDAN ZİYADE KADININ YAŞI DAHA ÖNEMLİ
”Bu tür toplantılarda, genelde hastaların çok uzun süreler oyalandığını, zaman kaybettiklerini görmekteyiz. Tüp bebek konusunda erkek yaşından ziyade hanımların yaşı çok önemli. Bayanların, yaşı ilerledikten sonra hizmet almak için bir yerlere başvurduklarını görüyoruz. O yüzden ülkemizde bu tür eksiklikler var ama sağlık sisteminin bu konuda ödenek ayırmasıyla beraber, hizmet alan hasta sayısı oldukça arttı. Ülkemizde bununla ilgilenen çok sayıda merkez de var. Herkesin başarıyla çalıştığını düşünüyoruz.”

Uzman Dr. Öztürkmen, Sağlık Bakanlığının tek embriyo kullanımı ile ilgili çalışmasının, tüp bebek konusunda başarıyı düşüreceğini de ileri sürdü ve açıklamasını şöyle sürdürdü:

”Yurt dışında da var böyle uygulamalar. Burada şöyle düşünülüyor; çoğul gebeliklerin ortaya koyduğu maddi kayıpları veya bir takım tıbbi sakıncaları önlemek için alınan bir tedbir. Gebelik oranları bir miktar düşecek, maliyetler artacak. Bir hastanın gebelik elde etmek için bir yerine belki de 3 kere 4 kere tüp bebek uygulaması yapması gerekecek. Kaliteli merkezler bunu büyük oranda başaracaklar, bunun için ’embriyo dondurma’ dediğimiz, bir tane embriyo koyduktan sonra onu dondurma yoluna gitmemiz gerekecek, kaliteli

Daha sonra salonda, Uzman Dr. Mehmet Öztürkmen, Halka İlişkilerden Özgür Alpdoğan ve Emel Açıkgöz ile Hemşire Dönüş Aytaç, katılımcı çiftlere tüp bebek ve rahim ağzı kanseri konularında slayt eşliğinde bilgi verip, broşür dağıttı, yöneltilen soruları yanıtladı. merkezler bunu hastalarına sunabilecekler. Maalesef iyi yatırım yapılmamış merkezlerde, bu konuda başarının düşeceğini düşünüyoruz.”​

Devamını Oku

Yanık Tedavisinde

Yanık Tedavisinde
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yumurta Akı
Hiçbir zaman bunu kullanmak gerekmeyeceği düşünülür, ama gerektiğinde…
Yumurta akı kullanılarak yanıklar basit ve etkin biçimde tedavi edilebilir.
Bu yöntem itfaiyecilerin eğitimi sırasında ders olarak verilmiştir

Bir yanık meydana geldiğinde, kapsadığı alan ne olursa olsun ilk yardım, etkilenen alanı sıcaklık azalıncaya ve deri tabakalarını yakmayı bırakıncaya kadar soğuk suyun altına tutmak ve sonrasında bu bölgeye yumurta akı uygulamaktan oluşmaktadır.

Bir kimsenin elinin büyük bir kısmı kaynar su ile yandığında, duyduğu büyük acıya rağmen elini soğuk su musluğunun altına tutmuş ve sonrasında 2 yumurta kırmış, aklarını ayırmış ve çırpmış ve elini içine daldırmıştır.
Eli o denli yanmış durumdadır ki yumurta akı uygulanır uygulanmaz derisi kurumuş ve yumurta akı bir film tabakası oluşturmuştur.

Daha sonra bu kişi yumurta akının doğal bir kollajen (bir tür albüminoid) olduğunu öğrenmiş ve en az bir saat boyunca eline tabaka üzerine tabaka gelecek şekilde yumurta akı uygulamıştır. Öğleden sonra hiçbir acı duymaz olmuştur. Ertesi sabah yanık bölgesinde nerdeyse belirsiz bir kırmızımsı leke kalmıştır. Elinde sürekli ve feci görünüşlü bir yara izi kalacağını düşünürken 10 gün sonra geride hiçbir yanık izi kalmamış ve hatta deri eski normal rengine yeniden kavuşmuştur!

Yanan bölge yumurta akında mevcut ve aslında vitamin dolu bir plasenta (etene) olan kollajen sayesinde tamamen yenilenmiştir.

Devamını Oku

Tırnak Hastalıkları

Tırnak Hastalıkları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tırnaklar parmaklarin distal bölümünün dorsal yüzünde yer alan, cisimlerin tutulmasina yardim eden, parmak uçlarini travmadan koruyan, epidermisin boynussu bir hal almasiyla gelismis bir organdir. Tirnak plagi sekli dikdörtgene benzer, saat cami gibi konveksligi olup, sert ve saydamdir.

Tirnak plagi altinda damardan zengin bölüme tirnak yatagi denilir. Tirnak plagi proksimalindeki yarim ay seklinde görülen alana lunula denilir ki bu tirnagi olusturan makriksin distal kismidir. Proksimal tirnak kivriminin, tirnak plagi üzerinde sonlanarak tirnak plagi üzerine yapistigi iplik seklindeki (bant seklinde) olusuma kutikula denilir. Tirnak yataginin distal siniri ile tirnak plaginin sonlandigi bölgeye hiponisium denilir. Saçlar gibi tirnaklarda epidermisin boynussu bir hal almasiyla meydana gelirler. Saglikli kisilerde tirnaklar üç günde 1-1.5 mm uzarlar. El tirnaklari makriksten parmak ucuna kadar ortalama 6-8 ayda, ayak tirnaklari ise 8-10 ayda uzarlar. Tirnak, çesitli dillerde degisik isimler alir; nychia, unguim, onycho ve nail gibi.

Tirnak hastaliklari çok çesitli olup, bunlardan önemli olan ve sık rastlananlar sunlardir:

Çomak Parmak (Clubbing, Hipokrat parmagi)
Normalde tirnak plaginda saat cami gibi hafif bir bombelik vardir ki bunun asiri derecede olmasina çomak parmagi denilir. Bu durum bronsektazi, bronsit, amfizem, konjenital kalp hastaliklari, pakidermoperiostitis, tiroid hastaliklari ve kolitis ülserozoda görülebilir. Familyal ya da idyopatik de olabilir.

Kasik Tirnak (Koilonychia)
Çomak parmagin tam tersi olarak, tirnak plagi çukurlasmistir (kasik gibi). Incelmis ve kolay kirilir hale gelmistir. Idyopatik, konjenital veya akkiz olabilir. Görüldügü hastaliklar; Plummer-Winson sondrumu (Demir eksikligi anemisi), Raynaud, skleroderma, hipotiroidizm, akromegali, kaseksi, liken planus, polistemi vera, koroner bozukluklari olup ev kadinlari ve baca temizleyicilerinde de rastlanmaktadir.

Onikogrifozis (Onychogryphosis)
Tirnak plagi lateral kisimlari, tirnak yatagina dönerek kalinlasir, kabalasir, sertlesir boynuz ya da gaga seklini alir. En çok ayak bas parmaklarinda ortaya çikan hastalik dolasim bozuklugu (özellikle alt ekstremiteler) olanlarda sıktır, fakat kronik travmalara bagli olabildigi gibi idyopatik de olabilir.

Onikolizis (Onycholysis)
Tirnak plaginin yatagindan ayrilmasidir. Mantar hastaliklari, tiroid hastaliklari, kontakt dermatitler, psoriasis gibi hastaliklarda görüldügü gibi, ilaçlara bagli gelisebilen ve idyopatik olan formlari da vardir.

Onikoreksis (Onychorhexis)
Tirnaklarin kolay kirilmasi olup, Hipotroidi, Vitamin AveB eksikliklerinde görülebildigi gibi su, sabun, deterjan ve travmalara bagli da ortaya çikabilirler.

Onikofaji-Onikotillomani (Tirnak yeme-Tirnak koparma)
Tirnak yeme bir tik olup, tirnak çevresindeki epitelin koparilmasini tirnak yeme takip eder. Emosyonel streslere bagli psisik sorunu olanlarda sıktır. Bu sahislarda tirnak etrafinda verrüler sık olup, parazit ve hepatit gibi enfeksiyonlara daha sık rastlanir. Gerekirse psikoterapi uygulanir.

Beau Çizgileri
Tirnak plaginda olusan transvers oluklardir. Birkaç tirnakta olmasi lokal travmalara bagli olup bütün tirnaklarda görülmesi su durumlari ve hastaliklari düsündürür: Sitostatik, arsenik, talyum gibi ilaçlarin kullanimi, kizil, kizamik, tifüs gibi enfeksiyonlar ve bazen de pellegra, SLE püstüler psoriasis gibi hastaliklarda görülür.

Sari Tirnak Sendromu (Yellow Nails Sendromu)
Bu hastalik tirnaklarin uzamasinin durmasi ile baslar ve daha sonra tirnaklar sari-yesil renge döner. Parmak uçlarinda ve topuklarda ödem olur. Hastalarda Kr. Bronsit, bronsektazi bildirilmektedir.

Tirnak Patella Sendromu
Tirnaklarda kalinlasmanin yani sira, bazen tirnak kaybi ile beraber lunula’nin üçgen seklini almasi, patellanin küçüklügü veya yoklugu ve kr.glomerulonefrit bulgulari tespit edilir.

Splinter Hemoraji
Tirnak plagi altinda, kiymik batmis sekilde görülen, longitidinal olarak uzayan kanama çizgileridir. En çok bakteriyel endokarditte görülüp, hipertansiyonlu hastalarda romatoid artrit ve mitral stenozu olan hastalarla beraber hemodializ hastalarinda ve psoriaziste de görülebilmektedir.

Lökonisi (Leukonychia)
Tirnak plaginda görülen beyazliklardir. Lokal olanlar mikro travmalara bagli (daktilo, bilgisayar, baglama vs.) olup önemli degildir, fakat bütün tirnaklarin tutularak tirnak plaklarinin lunula’dan hiponisium’a kadar beyazlanmasi total lökonisi olarak adlandirilir ve üzerinde durulmasi gerekir. Total lökonisi sebepleri; Arsenik zehirlenmeleri, selenyum, çinko, magnezyum ve manganez gibi eser element eksiklikleri olup, soguk cisimlerle temas edenler (kasaplar, buz fabrikalarindaki isçiler) de ortaya çikan hastalik bazi hastalarda otozomal dominant olarak genetik bir geçis gösterebilir.

Yüksük Tirnak (Çukurlu Tirnak, Pitting)
Tirnak plaginda terzi yüksügü seklinde çukurluklar görülmesidir. Lokal olanlarin önemi yoktur. Fakat 5 tirnaktan daha fazla ya da bütün tirnaklarin tutulumu önemli olup görüldügü hastaliklar sunlardir; psoriasis, alopesi, areata, ekzema, dishidrosis, parakeratosis püstüloza, pitriazis rozea, lichen planus, sarkoidosis ve mesleki travmalar.
Paronisi (perioniksis, piyonisi, dolama)

Asiri su, sabun ve deterjanlarla ugrasan kisilerde sık rastlanan tirnak çevresi enfeksiyonudur. Tirnak çevresi florasi bozuldugu zaman bu bölgede candida ve bakteriyel enfeksiyon ortaya çikar ve genellikle de el parmaklarinda olur. Bazen de lokal (bir parmak) ta herpes enfeksiyonlarına ya da sifilize bagli (Doktor, ebe ve hemsire’ye sifilizli hastanin muayenesi sirasinda bulasma) ortaya çikabilir. Etyolojiye göre tedavisi yapilan paronisili hastalarda, hazirlayici faktörlerin de düzeltilmesi gerekmektedir.

Tirnak Batmasi (Unguis Incarnatus)
Erkeklerde daha fazla görülen tirnak batmasi sebepleri arasinda travmalar basta gelir, herediter olarak tirnak lateral kisimlarinin yataga dogru kivrilmasi da ailesel yatkinlik faktörlerindendir. Sivri uçlu dar ayakkabi giyenlerde yatkinlik faktörleri de varsa kronik tirnak batmasi ortaya çikar. Tirnagi çok derin kesenlerde de görülebilmektedir. Genellikle ayak bas parmaginda ortaya çikan rahatsizlikta distal tirnak plaginin kösesi tirnak yatagini irrite ederek granülasyon dokusu gelisimine ve iltihabi enfiltrasyona sebep olur ki tirnak çevresinde sislik, kizariklik ve batan kisimda krutlu granülasyon dokusu olusur.

Çok hafif batmalarda lokal konservatif tedaviler yeterli olabilir; batan tirnak kismi bir cisimle hafifçe kaldirilip, altina antibiyotikli krem sürülmüs yuvarlak bir pamuk parçasi ile desteklenmesi yaninda hastanin genis ayakkabi giymesi tavsiye edilir. Ciddi, tekrarlayici ve granülasyon dokusu gelisen hastalarda batan kisim ya lokal olarak ya da tüm tirnak plagi çekildikten sonra koterizasyon, gümüs nitrat ya da fenolle tahrip edilir. Genetik bozukluk, ailesel yatkinlik varsa tirnak çekildikten sonra matriks tamamen harap edilebilir (koter veya fenolle), ya da cerrahi olarak tirnak matriksi tamamen çikarilabilir.

Devamını Oku