Kişileri eleştirmekle, kişileri yermek arasında dünya kadar fark vardır.
Eleştirme ile yermenin ayrımına varmak gerekir.
Eleştiri şekli kişinin, kültür düzeyini de ortaya koyar.
Kültürel olgunluğa ermiş, hayatı yemiş yutmuş insanlar, karşısındaki insanın hatalarını acımasızca yüzüne vurmak yerine, karşısındakinin daha iyiye doğru gitmesi için eleştiride bulunur ve kişiyi eleştirirken ağır sözler söylemekten, yaralamaktan imtina eder. Hatta ses tonunun yumuşaklığıyla ve vücut diliyle de bunu karşısındaki kişiye yansıtır.
Yermek ise eleştiri adı altında hasetlendiği durum ve eylemleri ağır sözlerle dile getirip, karşısındakini yerden yere vurmaktır.
Sığındıkları ilk söz, “yanlış anlama ama” ile başlar. Amaç karşısındaki insanın olumlu yönde giden durumunu sekteye uğratma çabasıdır.
Tamamen bu da kişinin aşağılık kompleksinin veya egosunun dışa vurum halidir. Ayrıca kültürel durumuyla ilintilidir.
Bu tür insanlar kendilerinin olumlu yönde ilerlemesi adına yapılan eleştirilere de açık değillerdir.
En ufak bir eleştiriyi her an kavgaya dönüştürüp, savunmaya geçerler.
İlk silahları, ağır sözlü saldırıdır ve içinde hapsettiği kini, nefreti kelimelere dökerek karşısındakini susturmak için yaralamaya çalışırlar. Bu nedenle bu insanların çok fazla arkadaşı da yoktur.
Eleştiri yapmanız gereken insanlar, eleştiriye açık olan ve onu olumluya çevirebilen erdemli insanlar olmalıdır. Aksi taktirde iyilik adına söyleyebileceğiniz bir durum, sizi çok tatsız durumlara itebilir.
Sosyal ağlarda da örneklerini görmekteyiz. Kişiler çok beğendiği bir şeyi paylaşabilir, ruh durumunu yansıtacak duygusal yazılar yazabilir.
İşiyle ilgili bir durumu, sevdiği bir fotoğrafı paylaşabilir. Kişinin kendisine ait olan sosyal ağı, bir bakıma mahallesi gibidir. O mahallede yani o ağda paylaşılan her hangi bir yazının altına, takipçiler duygu ve düşüncelerini yazabilir veya eleştirebilir ama paylaşım yapan kişiyi incitmeden ve insanların da görebileceğini düşünüp, kişinin onuruyla oynamadan, yorumlar yapılması doğru olandır.
Eleştiriyi ve yermeyi birbirine karıştıran, pusuya yatmış, kendini klavyeşör sanan bir takım insanlar, içlerindeki kini, kompleksi dışa vurarak çirkin yorumlar yapmaya çalışırlar.
Bu bir bakıma ego tatminidir ve bu tür insanları blok etmek en doğrusudur. Yanıt vermek düzeyine inmektir.
Bu durum, kötü amaçlı, teşhir etmeye yönelik, sinkaflı sözlerle eleştirdiğini sanarak, sözlü tacizle laf atarak paylaşım yapanlar içinde geçerlidir. Bunları da takipten çıkarmak en doğrusudur.
Kaliteli eleştiriye çirkin söylemle gelen insanlar, karşısındaki kişiyi kaybeder.
Hep söylediğim bir söz vardır. “Papaz’ın bağına gülle girersen, bülbülle karşılaşırsın.”
Tatlı dille olumsuzu olumluya çevirmek adına yaptığımız eleştiriler bizim farklı olduğumuzu gösterir.
Bu nedenle eleştiriyi bilmek bir sanattır.
ADABI MUAŞERET
Papazın bağına gülle girersen
Bülbülle karşılaşırsın
Hasetlik kötüdür
Bağı soldurursun
Dilinde edep yoksa
Bülbülü öldürürsün
İçinde sevgi yoksa
Ne gülsün ne bülbülsün
AYÇA ÖZTORUN
MANŞETLER
8 saat önceGÜNCEL
8 saat önceSAĞLIK
11 saat önceEKONOMİ
11 saat önceYEREL HABERLER
12 saat önceYEREL HABERLER
12 saat önceEKONOMİ
1 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.