Bir hükümdar maiyetiyle birlikte gezintiye çıkmıştı. Yolu
üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle
meşgul olduğunu gördü, gayreti hoşuna gitti, yanına gelip latife
yapmak istedi:
– Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşallah
yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesinden belki de
yiyemezsin.
İhtiyar cevap verdi:
– Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil
evlat. Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden
yiyorsak, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler
yer.
Bu cevap hükümdarın hoşuna gitti ve mükafat olarak ihtiyara bir
kese altın verilmesini emretti.
İhtiyar bu ihsanı tebessümle karşıladı:
– Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve
verdi.
Bu cevap da hükümdarın hoşuna gitti, bir kese daha altın
verilmesini emretti.
Yaşlı köylü güldü:
– Evlat herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir, bizim
diktiğimiz fidan yılda iki defa meyve verdi.
Bu cevap da hükümdarın hoşuna gitti ve bir kese daha altın
verilmesini emretti. Ama bu defa vezir araya girdi ve hükümdarı
uyardı:
– Aman sultanım bir an önce buradan uzaklaşalım. Bu ihtiyar bu
gidişle hazineye de darı ektirecek.
DÜNYA
20 saat önceMANŞETLER
20 saat önceMANŞETLER
20 saat önceDÜNYA
20 saat önceDÜNYA
20 saat önceMANŞETLER
20 saat önceMANŞETLER
20 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.