Kaplıcalar Hakkında Ne Kadar Bilgi Sahibiyiz

Kaplıcalar Hakkında Ne Kadar Bilgi Sahibiyiz

ABONE OL
Kasım 4, 2023 11:01
Kaplıcalar Hakkında Ne Kadar Bilgi Sahibiyiz
0

BEĞENDİM

ABONE OL

KAPLICALAR ve şifalı sular konusunda şimdiye kadar bilimsel olanlar dışında derlenmiş bir yayın olmadığı için bu bilgiyi paylaşma gereği duyduk.

Aslında kaplıca ve şifalı sular konusunda, halk arasında kulaktan dolma hayli bilgi vardır. Ancak uzmanlar bu bilgilerin çoğunda hatalar ve yanılgılar olduğunu söylemektedir. Yani kaplıcaya yönelişte bir bilinçsizlik örneği sergilendiği görüşü hakimdir.

Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre, Türkiye de yaklaşık 12 milyon kişi çeşitli hastalıklardan şikayet etmektedir. Bu hastalıklar bölgelere göre özellik ve değişiklik gösteriyor. Örneğin romatizmalı hastalıklar en çok Giresun, Trabzon, Samsun, Rize, Zonguldak, İstanbul, Çanakkale illerimizde görülüyor. Bu arada yine yapılan araştırmalara göre, Türkiye de 2 milyonu aşkın kişi ağrı çekiyor. Gerçi doktorlar bu ağrıların %25inin psikolojik nedenlere dayalı olduğunu belirtiyorlar, ama özellikle yaşı 45 in üzerindeki insanımızda romatizmalı ağrılar tespit edilmiş durumda.

Kaplıca Nedir?
İNSANIN yaşadığı fiziki çevre ile sıkı sıkıya bir ilişkisi vardır. Sadece insan değil, her canlı organizma varlığını, bu fiziksel çevredeki dengeyle sürdürebilmektedir. İnsan ve dolayısıyla canlı organizmalar fiziksel çevreden sağladıkları enerjiyle var olabilmektedir. Tüm canlılar sağladıkları enerji ile çalışan motorlara benzetilebilir.

Canlılar fiziksel çevreden direkt veya endirekt yolla enerji sağlarlar. İnsanın gereksinimi olan fiziksel çevrenin enerji kaynakları güneş, hava, su ve topraktan oluşmaktadır. Aristo bile bu dört temel unsurun birbirlerinin tamamlayıcısı olduğunu, güneşsiz havanın, susuz toprağın ve de bunlardan birinin olmaması halinde de canlıların var olamayacağını söylemiştir. Örneğin güneş ışınlarını toprak emip yansıtmazsa havada ısınma veya soğuma olmayacaktır. Toprak ve havada devamlı sirküle eden su güneş ışınlarını etkimezse, havada da ısı dağılımı gibi bir düzen kurulmayacaktır.

Fiziksel çevrenin bu dört unsurundan suyun insan yaşamında ayrı ve önemli bir yeri vardır. İnsanoğlu suyun yaşamındaki önemini SU HAYATTIR diyerek, kısa ve öz bir biçimde tanımlamıştır. Suyun insan sağılığını da olumlu yönde etkilediği, ilaçla tedavi esasları ortaya konmadan asırlarca önce anlaşılmıştır. Her şeyin başı sağlık, diyen ve ömrünü sağlıklı bir şekilde sürdürmek isteyen insan, M.Ö. 2000 li yıllarda çeşitli hastalıklarda devayı tabiattaki otların ve bitkilerin yanı sıra ŞİFALI SULAR da bulmuştur. Bu şifalı sular insanoğluna hastalıklarına sadece deva unsuru olarak kalmamış, zindelik ve de güzellik iksiri olmuştur. Tarih sayfaları arasında bazı insan topluluklarının suyu kutsallaştırdıklarına hatta ona taptıklarına da rastlanmaktadır.

Nitekim M.Ö. ki yıllarda göç eden kavimlerin özellikle Sıcak madensularının civarına yerleştikleri, bunu bir gelenek haline getirdikleri, arkeolojik kazılardan da anlaşılmaktadır. Bu kazılarda ortaya çıkarılan özel banyolar, hamamlar, insanoğlunun şifayı suda aradığının bir kanıtı olmaktadır. Öyleyse halk dilinde kısaca KAPLICALAR olarak tanımlanan şifalı suların, insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri asırlar önceden keşfedilerek bugüne kadar gelmiştir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP