“Üç beş kuruş kâr edeceğiz diye profesyonellikten uzak, salak saçma konuları topluma yutturmayın.
Görsel yayınlar ve kitle iletişim araçlarının sunduğu süblinal mesajlar toplumun gelişimi açısından çok önemlidir.
İlkeli yayınlar bir bakıma eğitimin bir parçasıdır. Avamlığı artık çöpe atmayı öğrenip, sanata yönelin.”
DOĞRU OLAN KAZANIR DEDİKÇE TÜRKİYE’DE AVAMLIK ZİRVE, SANAT YERLE BİR HALE GELDİ.
ŞIMARIK YAPIMLARA VE YAN ŞAPKALI UKALA YÖNETMENLERE DUYURULUR.
Türk Sinemasında veya dizi filmlerde, çekim yapılan yöreye ait dili, kamera önüne taşıyabilmek, filme gerçeklik katmak ve yöresel ağızı tanıtmak açısından önemlidir.
Bugün Nevşehir’de çekilen bir dizinin kısa bir bölümünü işim gereği izledim.
Dizide Nevşehir’in yerlisi, konağın müdavimlerinin diyaloglarına şahit oldum. Bir oyuncu İstanbul şivesi konuşurken, diğeri Adana ağzı konuşuyor. Böylelikle o bölgede çekilen dizinin o bölgenin diliyle bağdaşan bir yanı kalmıyor.
Yapımcıların, Yönetmenlerin ve Senaristlerin bu konuda daha dikkatli olması, dizideki konunun gerçekliği açısından daha faydalı olur diye düşünüyorum.
Film öncesi, bölgedeki çekime göre yöresel ağız eğitiminin oyunculara ve figüranlara verilmesi önemlidir.
Geçenlerde Azerbaycan’da Karabağ’ı anlatan bir senaryonun ön hazırlığı için gittiğim yapım şirketinde, Ermeni bir genci oynayacak sanatçının konuşmasının Ermenice olması gerektiğini, Türkçe ve Azerice alt yazı ile izleyiciye yansıtılmasının şart olduğunu söylediğimde; “kırık Türkçe ile konuştururuz oyuncunun Ermeni olduğu anlaşılır demişlerdi.”
Anlayacağınız filmde çöp, senaryoda!
Ayrıca filmde Azerbaycan’lı olan bir öğretmen, Amerikalı araştırmacılara; ” çocuklar okulda dilimizi latin alfabesiyle öğreniyor” derken, İstanbul Lehçesi kullanıyor.
Oysaki;
“Uşaqlar mektebde dilimizi latin elifbası ile yazır.”
demesi lazımken, izleyici gözardı ediliyor ve işin kolayına kaçılıyor.
Daha size ne söyleyelim yapımcı kardeşim? Diyesim geliyor.
Türkiye’de dizi izlemenin veya bazı filmleri izlemenin zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
Sezar’ın hakkını Sezar’a verin. Hangi yörede çekim yapacaksınız, gelenek, görenek ve yöresel ağızlara oyuncularınızı hazırlayın.
Türkiye’nin hangi beldesine giderseniz gidin senaryonuzu yöresel dile hakim bir Edebiyatçıya sunun ki filmin dokusu sağlamlaşsın.
O zaman ne yapıyoruz? Nevşehir’e gidip Yönetmenim ve senaristim diyen, havası bir milyon arkadaşlarımıza Nevşehir ağzından bir kaç kelime öğretiyoruz.
Pakla = Fasulye
Bazar = Pazar
Ciğerine sadaklar dağsin = Ciğerine hastalık değsin
Sıracalı = Argo bir kelime
Bizim evde horanta çok = Bizim evde çok kişi var
Yemek çıkla olmuş = Yemek yavan, sade olmuş
Bi sös ya = Bi sus ya
Ne dineliyon = Ne dikiliyorsun ?
Disene bu sene de kaldı = Desene bu sene de kaldı
Yini seneye gideriz = Yeni seneye gideriz
Heriif Nire Gitsen = Herif diye kocasına hitap eder. Nereye gidiyorsun
Tallaya gidiyoğ = Tarlaraya gidiyoz
Şu enseri ver gız = Şu çekici ver kız
Samsa = Sarımsak
Pateyis – Patatis= Patates
Napcan = Ne yapacaksın?
Cekadımı getir = Ceketimi getir
Zopayla vur = Sopayla vur
Didin mi dimedin mi = Dedin mi demedin mi ?
Yimaa yiyinci gelecam = Yemeği yeyince gelecem
Napsan lan boşvir = Ne yapacaksın boş ver
Appaaa = karşılığı yok ama şaşırmak anlamında söyleniyor. Beklenmeyen bir durum karşısında söylenir
Abaaam = Karşılığı yok bu kelimede şaşırmak anlamında söyleniyor.
Nevşehir çekimlerindeki dizinin Konak müdavimini canlandıran oyuncularına belki faydası olur.
AYÇA ÖZTORUN